![](https://www.endometriozis.org/wp-content/uploads/2020/04/93ba6c299f04f710c35672b0f157402a_XL-610x463.jpg)
Yeni bir araştırma, endometriozisin zayıf kadınların hastalığı olduğunu söyleyen miti çürütüyor.
Ağrılı, stresli ve pek yaygın, endometriozis—bir kadının üreme ve pelvik organlarını etkileyen anormal doku oluşumu— bazı durumlarda kadınları infertil ve vücudun diğer kısımlarında komplikasyona açık hale getirerek yıkıcı olabilir.
Her ne kadar üreme çağındaki on kadından birini etkilese de, endometriozis nispeten az araştırılmıştır ve tanı ve tedavisi hala zordur. Günümüzde yeni araştırmalar bireyselleştirilmiş tedaviler ve komplikasyonlara yönelik tarama için yol açmaktadır ve altta yatan genetik faktörlere ışık tutmaktadır.
Cerrahi olarak kanıtlanmış endometriozisi olan 500 kadın üzerindeki çalışma, yaygın kanının aksine, endometriozisin ince vücut tipleriyle ilişkili olmadığını, aksine hastaların çoğunun vücut kitle indeksinin (VKİ) sağlıklı sınırlar içinde olduğunu gösterdi.
Ve her ne kadar “Journal of Endometriosis and Pelvic Pain Disorders” dergisinde yayımlanan çalışma, obez kadınlarda hastalığın daha az olası olduğunu doğrulasa da, hasta olduklarında daha şiddetli evrelerde olduğunu göstermiştir.
Araştırma, cerrahi olarak kanıtlanmış endometriozisli kadınları kullanması açısından ilktir. Önceki çalışmalar kendisi tarafından bildirilmiş olgulara dayandırılmıştır.
Endometriozis nedir?
Endometriozis, rahim içerisini örten endometriuma benzer dokuların başka yerlerde gelişmesiyle oluşur. Adet kanamasıyla birlikte iç zarın dökülmesine karşın, kan ve dokular fallop tüpleri boyunca yukarı ve dışarı doğru çıkar, pelvik boşluktaki herhangi bir yerde örneğin overler, tüplerin dışı veya karın duvarının iç yüzü gibi, yaşamına devam eder.
Ultrasonlar ve MRI kesitleri bu durumun araştırılmasında kullanılabilirse de laparoskopik cerrahi (veya “kapalı ameliyat”) kesin tanıya ulaşmak için tek yoldur.
Melbourne Üniversitesi ve Royal Women’s Hospital jinekolojik araştırma merkezinde doktora sonrası araştırma görevlisi olan başyazar Sarah Holdsworth-Carson: “Bir cerrah endometriozisi araştırmaya başladığında, çeşitli büyüklüklerde anormal veziküller ve lezyonlar arar.” demektedir.
“Hastalığın şiddeti cerrahın ne gördüğüne bağlıdır. Ne kadar çok lezyon varsa, bunlar ne kadar büyükse ve dokuların ne kadar derinine invazyon yapmışlarsa olgu o kadar şiddetlidir. Yumurtalıktaki lezyonlar ayrıca hastalık şiddetini artırmaktadır.”
Sıklıkla, cerrah hastanın ameliyat sayısını azaltabilmek adına, aynı laparoskopik cerrahi sırasında endometriozisi da çıkaracaktır. Bu, olguların çoğunda etkin bir tedavi olacaktır.
Buna karşın, hastalık şiddetli olduğunda hepsini temizleyemeyebilirler, bu da hastanın daha fazla cerrahi için gelmesi gerektiği anlamını taşır. Her ne kadar cerrah önceki ameliyatta bütün lezyonları temizlediyse de, endometriozisin tekrarlaması oldukça sıktır.
Holdsworth-Carson “Bulgularımız, klinisyenlerin ameliyat planladıkları zaman ihtiyaç duydukları vital bilgiyi sağlamaktadır.” demektedir. “Eğer hasta obez ise, hastalığının daha şiddetli olacağını bilerek planlamayı buna göre yapabilir. Bununla kadınların geçireceği ameliyat sayısını azaltacağını umut edilmektedir.”
Şimdi 800’ü aşkın katılımcının olduğu bu çalışmada, bu hastalığı olabildiğince fazla anlayabilmek amacıyla araştırmacılar yaşam tarzı bilgileri, vücut şekli, tıbbi öykü, pataloji raporları, genetik bilgiler ve doku örneklerini kaydetmektedirler.
Araştırmacılar ayrıca kadınların daha bireysel girişim ve tedavilerini sağlayabilmek için olabildiğince fazla bilgi toplamak amacıyla ameliyattan 12 ay sonra ikinci bir anketle takip etmişlerdir.
İleriye Dönük
Holdsworth-Carson “Endometriozis, kadının ilk adetin menapozuna kadar herhangi bir dönemde ortaya çıkabilir, sıklıkla yoğun pelvik ağrı ve bazen fertilite problemlerine yol açar” demektedir. “Çok yıkıcı olabilir. Kadınlara daha iyi tedavi sunabilmemiz için daha detaylı bir şekilde anlamamız gerekmektedir.”
Doktorlar özellikle ergenlerde, hastanın adetlerini bastırmak ve lezyonların oluşmasını durdurmak için sıklıkla doğum kontrol hapı gibi, hormon tedavileri uygularlar.
“Fakat aile kurma zamanları geldiğinde, doğal olarak tedavilerini bırakmak zorundadırlar—bu pek çok kadın için korkunç bir durumdur.”
Bazı kadınlar için hastalık asemptomatik olabilir ve bu kişiler hastalığın mevcudiyetini yalnızca gebe kalamadıklarında fark ederler.
Araştırmacılar rahim ve üreme biyolojisi konusunda rolü bilinmeyen iki geni araştırmaktadırlar ve umut edilir ki hastalığın altındaki genetik faktörleri çözmeyi başaracaklardır.
İlaç deneme aletinin vajen, serviks ve uterusu mevcut
Ayrıca, Holdsworth-Carson, endometriozis ve metabolizma arasındaki ilişkiye de giderek artan bir ilgi duymaktadır.
“Endometriozis ile bozuk kardiyovasküler sağlık ve bozuk metabolizma arasında bir ilişkiye dair ipuçlarını bulmaktayız. Örneğin, biliyoruz ki endometriozisi olan kadınlar daha yüksek kolesterole sahip. Bu nedenle bu en son çalışmada VKİ’ye bakmak istedik.”
“Görülmektedir ki endometriozis, yalnızca jinekolojik bir problemden fazlası olabilir. Uzun dönemlerde, 20 ya da 30 yıl sonrasında hasta için, riskler taşıyabilmektedir.”
Ulaşılmak istenen amaç, durumun anlaşılmasının geliştirilmesi ve endometriozisli kadınları daha iyi tanıyabilecek tarama amaçları geliştirmektir.
Ayrıca, bu tür araçlar başka hastalıkların gelişmesi açısından yüksek riskli kadınları belirlemede kullanışlı olabilecektir, böylece doktorlar bu durumların oluşumunu önlemek için yardım sunabilirler.
İnfertiliteyi tedavi etmede insan embriyo araştırması anahtar mıdır?
Holdsworth-Carson “Endometriozis geçmişte yeterince dikkate alınmadı fakat ufak bir hastalık olmaktan çok daha büyüktür” dedi. “Sanırım, biz hakkında öğrenebileceğimiz şeylerin sadece yüzeyini kazıyabildik.”
Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Konseyi (NHMRC) çalışmayı desteklemiştir.
Kaynak Site: futurity.org
Çeviren: Melodi İNCEBOZ
Osmanağa Mah. Osmancık Sok. Betül Han No:8 D:4 Kadıköy, İstanbul, İstanbul
0532 515 69 99
info@endometriozisdernegi.org